Kültürel çeşitliliği anlamak ve değer vermek ırkçılığa karşı mücadelenin anahtarıdır. Tüm bireyler, çevrelerinde dünyada var olan kültürel çeşitlilik anlayışlarını geliştirirken, kültürlerinin ve kimliğinin benzersizliğini keşfetmekte özgür olmaları gerekir. Kültürel ifadeyi reddetmek, yaşamla ilgili benzersiz bakış açılarının ifadesini sınırlamak ve bilginin kuşaktan kuşağa aktarılması anlamına gelir.
Kültür, bir kişinin kimliğinin belirleyici bir özelliği olup, kendilerini ve kendilerini tanımladıkları grupları nasıl gördüklerine katkıda bulunur. Kültür, bir kuşaktan diğerine aktarılan bir grup insan tarafından oluşturulan yaşam biçimlerinin toplamı olarak tanımlanabilir. Her toplumun, kültürel grubun veya etnik grubun kendine özgü değerleri, inançları ve yaşam biçimleri vardır.
Kültürün, yiyecek, giysi, kutlamalar, din ve dil gibi gözlenebilen yönleri, bir kişinin kültürel mirasının sadece bir parçasıdır. Kültürün özelliği olan ortak değerler, gelenekler ve tarihler, bir insanın dünyayı düşünme, davranma ve görüş şeklini şekillendirir. Paylaşılan bir kültürel miras, grubun üyelerini birbirine bağlar ve topluluğun kabulü ile aidiyet duygusu yaratır. Dil kültürün ifadesine özgüdür. Değerleri, inançları ve adetleri iletme aracı olarak, önemli bir sosyal işleve sahiptir ve grup kimliği ve dayanışma duygularını teşvik eder. Kültürün, geleneklerinin ve paylaşılan değerlerin taşınabileceği ve korunabileceği bir araçtır. Dil kültürel kimlik için esastır. Bu her yerdeki insanlar için böyledir. İnsanlar için benzersiz dünyaları kendi dillerinde ifade edilir. Bu nedenle, insanların kendi dillerini canlı tutmaları önemlidir.
Kültürel ve dilsel çeşitlilik, günümüzdeki birçok ulusun bir özelliğidir; çünkü farklı gruplardan insanlar, tarihsel olaylar ve insan göçleri sonucu birlikte yaşarlar. Çok dilli toplumlarda, çeşitli etnik ve kültürel grupların dillerinin korunması kültürel mirasın ve kimliğin korunması için kritik öneme sahiptir. Dil kaybı, kültür ve kimlik kaybı anlamına gelir. Tarih boyunca birçok toplumda, azınlık gruplarının dillerinin bastırılması, bu azınlık kültürlerini bastırmak için kasıtlı bir politika olarak kullanılmıştır. Sonuç olarak, sömürgecilik ve göç süreçleriyle birlikte çok sayıda dünya dili kaybedilmiştir.
Diller ortadan kalktıkça kültürler ölür. Dünya doğası gereği daha az ilginç bir yer haline gelir, ancak aynı zamanda bin yılların ham bilgisini ve entelektüel başarılarını feda ederiz.